
diyarbakır escort ’ın sıcak yaz günlerinde, Dicle Nehri kıyısında uzanan bereketli topraklarda bir karpuz tarlası vardı. Bu tarla, yüzyıllardır nesilden nesile aktarılan bir sırrı barındırıyordu: Dünyanın en büyük ve en tatlı karpuzları burada yetişiyordu. Ancak bu karpuzların sırrını yalnızca o tarlanın sahibi olan ihtiyar Mehmet Ağa biliyordu.
Mehmet Ağa, 80 yaşına merdiven dayamış, yüzü güneşten yanmış, gözleri ise yaşadığı yılların hikâyeleriyle dolu bilge bir adamdı. O, bu tarlayı babasından, dedesinden devralmıştı ve Diyarbakır Escort Bayan karpuzunun eşsiz lezzetini korumak için yıllardır çalışıyordu. Ne zaman biri ona bu devasa karpuzların nasıl bu kadar tatlı olduğunu sorsa, sadece gülümser ve “Dicle’nin sırrı” derdi.
Dicle Nehri’nin Fısıltısı
Köydeki gençlerden biri olan Ali, çocukluğundan beri Mehmet Ağa’nın tarlasındaki karpuzların büyüsüne kapılmıştı. Her yaz karpuz hasadında tarlaya gelir, Mehmet Ağa’nın nasıl çalıştığını izlerdi. Ama bir türlü bu karpuzların sırrını çözemiyordu.
Bir gün cesaretini toplayıp Mehmet Ağa’nın yanına gitti:
“Mehmet Ağa, bu karpuzlar neden başka hiçbir yerde böyle büyümüyor? Suyumuz aynı, toprağımız aynı… Ama senin karpuzların bambaşka!”
Mehmet Ağa gülümsedi, derin bir nefes aldı ve Ali’ye dönerek dedi ki:
“Evlat, bu karpuzların sırrı yalnızca toprakta ve suda değil. Onlar, binlerce yıldır Dicle’nin fısıldadığı hikâyeleri dinlerler.”
Ali, ilk başta bu sözleri anlayamamıştı. “Nasıl yani?” diye sordu.
Mehmet Ağa, Ali’yi tarlanın kenarına götürdü ve toprağa diz çöküp ellerini toprağa koymasını söyledi. Sonra kendisi de yere oturdu ve anlatmaya başladı:
“Bu toprak, binlerce yıl boyunca nice medeniyete ev sahipliği yaptı. Asurlular, Persler, Romalılar, Osmanlılar… Hepsi bu topraklardan geçti. Ama bir şey değişmedi: Dicle Nehri, her zaman buradaydı. Nehir, gece boyunca suyun akışıyla toprağa hikâyeler anlatır. Bu karpuzlar da her gece Dicle’nin fısıldadığı o hikâyeleri dinler. İşte o yüzden bu kadar büyür, o yüzden bu kadar tatlı olurlar.”
Ali, hayretle Mehmet Ağa’nın yüzüne baktı. O an anladı ki, Diyarbakır Eskort karpuzunun sırrı sadece doğanın sunduklarında değil, o toprakların geçmişinde, ruhunda gizliydi.
Efsane Devam Ediyor
Yıllar geçti, Mehmet Ağa yaşlandı ve artık tarlasını Ali’ye emanet etti. Ali de tıpkı ustası gibi her yıl karpuzlarını Dicle’nin fısıldadığı hikâyelerle büyüttü. Onun da karpuzları, diğerlerinden büyük ve tatlı oldu. Ve ne zaman biri ona sırrını sorsa, o da sadece gülümseyip şöyle derdi: